22 Mayıs 2013 Çarşamba

Yazmaktan bunalıp çareyi bunu yazmakta buldum.


Yazmak zihni tüm kötülüklerinden arındırıp, hayatı düzene sokmaya yarayan bir kurtarıcı sanki,  yürümenin bedenin kurtarıcısı olduğu gibi. Yürümek derken İstanbul trafiğinden sıyrılıp tabana kuvvet bir yerlere yetişme çabasındaki yürümek değil ama bu, kulağında müziğin yetişme kaygısından uzak yaptığın o yürüyüş var ya hani vitamin etkisi yaratan, bedenini canlandıran, yazmakta zihninin canlanmasını sağlıyor işte.

Bilgisayarın ışığı altında sağında solunda tepeleme yığılmış makaleler ve kitaplarla teslim gününü şu kadar gün, bu kadar saat kaldı telaşı olmadan, elinde kalemin önünde kağıtların yazmak benim kastettiğim. Bazen o kadar çok zorunluluktan yazman gerekiyor ki zihnin uyuşuyor adeta, düşünme yetin yok olup gidiyor. Saatlerini geçtim günlerini tek kelime yazmadan ekrana bakarak geçiriyorsun. Aynen benim şu üç günde yaptığım gibi. O  kadar çok yazdırdılar ki ben yazamaz oldum. Yazmaktan bunalıp çareyi bunu yazmakta buldum.Belki yeniden otomatik yazabilme moduma geçmişimdir.Hadi ben gittim makaleler bekler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder